Obezite/Metabolik Cerrahi

Obezite, hareketsiz yaşam ve sağlıksız beslenme alışkanlıkları sonucu vücut yağ oranının artmasıdır ve bu oranın tehlikeli boyutlara ulaşmasıyla ortaya çıkar.

AvrupaMed

Vücut kitle indeksi 30 ve üzerinde olan herkes obez olarak kabul ediliyor. Dünya Sağlık Örgütü obeziteyi “sağlığı olumsuz yönde etkileyebilecek şekilde vücutta yağ birikmesi” olarak tanımlıyor.

İnsanlar sıklıkla “obez” teşhisini reddediyor ya da obez olma kriterlerini karşıladıklarının farkında değiller. İstatistikler bu rahatsızlığın aslında küresel bir sorun olduğunu ve farkındalığın artırılması gerektiğini gösteriyor.

Netlik sağlamak amacıyla bu prosedürleri iki kategoriye ayırdık: endoskopik ve cerrahi.

OBEZİTE İÇİN ENDOSKOPİK GİRİŞİMLER

Mide Botoksu Nedir?

Mideye Botulinum toksini (Botoks) uygulaması, midenin belirli bölgelerine endoskopik yöntemle Botulinum toksininin enjekte edilmesi esasına dayanan nispeten yeni bir kilo verme yöntemidir. Bu yöntemde mide kaslarının kasılması sınırlanır, mide boşalma süresi gecikir ve hasta iştahını kaybeder.

Mide botoksu aslında zayıflamak isteyen herkese uygulanabilmektedir. Bu prosedür bir operasyon değildir. Ancak hasta seçimi önemlidir. Ameliyatla başarıya ulaşabilecek vücut kitle indeksi 40'ın üzerinde olan hastalarda mide botoksunun pek de faydalı olmayacağını söylemek gerekir. Fazla kilolu olan ancak ameliyat edilecek kadar obez olmayan ve zayıflamak isteyen hastalar ideal hasta grubunu oluşturmaktadır. Mide botoksu, mide ülseri veya gastrit için doğru tedaviyi almış kişilerde kullanılabilir.

Botoks, esas olarak ciltteki kırışıklıkları azaltmak amacıyla yaygın olarak kullanılmaktadır ve bilinen herhangi bir tehlikeli yan etkisi yoktur. Mide botoksu uygulaması standart bir endoskopik işlem olduğundan literatürde bildirilen önemli bir yan etkisi bulunmamaktadır. İşlem kas hastalığı olan veya botoksa alerjisi olan kişiler için uygun değildir.

Mide botoksu, mide balonundan farklı olarak tek uygulamayla 3-6 ay süreyle etkili bir iştah kaybı sağlar. Mide balonunda midede yabancı cisim bulunması nadiren bulantıya neden olur. Ayrıca birçok hasta mide balonu çıkarıldıktan sonra iştahının aniden geri geldiğinden şikayetçidir. Mide botoksunun etkisi yavaş geçtiği için bu sayede ani bir iştah artışı yaşanmaz. İştah yavaş yavaş normale döner.

Mide Balonu Nedir?

Mide balonu, silikon veya poliüretan malzemeden yapılan ve steril sıvı ile şişirilmeden önce mideye yerleştirilen obezite tedavilerinden biridir. Mide balonu kullanımı ameliyat gerektirmez ancak balonun tipine göre bazı mide balonları endoskopi ile yerleştirilip hasta sadece hafif bir şekilde sakinleştirilerek çıkarılır.

Mide balonunun etki mekanizması midede yer kaplayarak sürekli tokluk hissi yaratarak hastanın her öğünde daha az besin tüketerek kilo vermesini sağlamaktır. Bu konuyla ilgili çalışmalar 1980'li yıllarda başlamıştır. Bugüne kadar endoskopi ve anestezi gerektirmeyen, yutulabilen mide balonları da kullanılıyordu.

Mide balonu özellikle anestezi almayı sakıncalı bulan veya cerrahi işlem istemeyen kişiler tarafından tercih edilmektedir.

Mide balonları türlerine göre 4-12 ay midede kalır. Bu dönemde verdiği tokluk  hissi ile kişinin besin alımını sınırlandırarak diyetine uymasını kolaylaştırır. Beslenme şekli ve beslenme alışkanlıkları değişir ve balon mideden çıktıktan sonra kişi bu alışkanlıklarını sürdürerek ideal kilosunu korur.

Mide balonunun farklı türleri vardır; hepsi aynı temel etki mekanizmasına sahiptir. Ancak midede kalış süresi, ayarlanabilir olup olmaması gibi özelliklere göre uygulama yöntemi değişiklik gösterebilmektedir. Doktorunuz sizi değerlendirip dinledikten sonra en uygun yöntemi önerecektir.

OBEZİTE CERRAHİSİ NEDİR?

Obez hastalarda egzersiz ve ilaç tedavisi sonrası başarılı sonuç alınamayan durumlarda kalıcı kilo kaybına yönelik yapılan cerrahi operasyondur.

Obezite cerrahisinde her hastaya aynı müdahale uygulanmamakta, “tek ve en iyi yöntem budur” yaklaşımı benimsenmemektedir. Ancak tüm obezite ameliyatları yani bariatrik müdahaleler laparoskopik yani kapalı ameliyat yöntemiyle yapılmaktadır. Doktorunuz durumunuza bakarak ve ön testler yaparak hangi seçeneğin sizin için en iyi olduğunu belirleyecektir.

Partner hekimlerimiz tarafından laparoskopik ve/veya robotik olarak uygulanan bu bölümde belirtilmeyen diğer yöntemler için lütfen vaka temsilcilerimizle iletişime geçiniz.

Mide Tüpü Ameliyatı (Mide Küçültme Ameliyatı)

Sleeve Gastrektomi Nedir?

Kısıtlayıcı bir obezite ve metabolik cerrahi yöntemidir. Bu yöntemin amacı midenin hacimsel olarak kapasitesini azaltmaktır. Laparoskopik ameliyatla midenin %80'i zımbalanarak çıkarılır ve yemek borusu genişliğine eşit bir bölüm bırakılır. Geride kalan midenin şekli nedeniyle tüp mide, tüp mide ameliyatı veya mide küçültme ameliyatı olarak da anılmaktadır.

Tüp mide ameliyatı (Mide Küçültme Ameliyatı) genel anestezi altında laparoskopik yöntemle yapılır. Tüp mide ameliyatı (Mide Küçültme Ameliyatı) 5 delikli veya tek delikli olarak yapılabilmektedir. Midenin damarları ayrıldıktan sonra ağızdan mideye bir tüp sokulur ve zımba adı verilen bir alet yardımıyla mide tüpün civarından kesilir. Mide, karın duvarındaki delikten dışarı çıkarılır. Kanama ve sızıntı kontrol edildikten sonra tüp çekilerek midenin kesilen kısmı tekrar dikilir. Tüp mide ameliyatı (Mide Küçültme Ameliyatı) sonrasında karın veya burunda dren kalmaz.

Tüp mide ameliyatının (Mide Küçültme Ameliyatı) avantajları nelerdir?

  • Anatomik yapıyı ve doğal besin akış yönünü bozmaz.

  • Diğer yöntemlerle karşılaştırıldığında teknik daha basit ve komplikasyon oranları daha düşüktür.

  • Anatomi, bağırsak yapısı ve besinlerin fizyolojik akış yönü bozulmaz.

  • Dumping sendromu ve ülser oluşmaz.

  • Ghrelin adı verilen iştah hormonunun salgısı azalır. İştah ilk günden itibaren azalır.

  • Ömür boyu vitamin-mineral takviyesine gerek yoktur.

  • Her durumda midenin tamamı endoskopi yardımıyla görüntülenebilir.

  • Midenin pilor kası korunduğu için tıkanma ve tokluk hissi oluşur.

Tüp mide ameliyatının (Mide Küçültme Ameliyatı) dezavantajları nelerdir?

Diğer obezite ve metabolik cerrahi operasyonlarına göre daha azdır.

  • Bu geri döndürülemez.

  • Kilo verme ve eşlik eden hastalıklardan kurtulma etkisi, malabsorbsiyona neden olan gastrik bypass ve duodenal switch'e göre daha zayıftır.

Gastrik Bypass Ameliyatı (Gastrik Bypass) Nedir?

En eski obezite ve metabolik cerrahi operasyonlarından biridir. Obezite cerrahisinde uzun süredir altın standart olarak kabul edilmektedir. Tüp mide ameliyatından farklı olarak mide alınmaz ve bağırsakların bir kısmı devre dışı bırakılır. Hem kısıtlayıcı hem de malabsorbtif bir obezite ameliyatıdır.

Yöntem: Ameliyat genel anestezi altında laparoskopik veya robotik yöntemle yapılabilir. Öncelikle mide 2 parçaya bölünür ve yemek borusuna bağlı olarak 15-30 mL'lik mide poşu bırakılır. Midenin geri kalan kısmı işlevsiz kalır. İnce bağırsak 75 cm ileriden ayrılarak alt ucu mideye, üst ucu ise alt uçtan 100-150 cm uzağa dikilir. Böylece alınan besinler önce oluşan küçük mideye, oradan da kesilen ince bağırsağa geçer. Sindirim enzimleri besinlerle 100-150 cm ileride buluşur. Bu durum malabsorbsiyon yaratır.

Gastrik Bypass Ameliyatının Avantajları Nelerdir?

Gastrik bypass ameliyatının avantajlarını sayarsak,obezite ve metabolik cerrahide malabsorbsiyona neden olan ameliyatlardan biridir diyebiliriz.

  • Kilo verme etkisi tüp mideye göre daha fazladır.

  • Yandaş hastalıklardan iyileşme oranı tüp mideye göre daha yüksektir.

  • Zor ve riskli olsa da geri döndürülebilir.

  • Hem yeme kısıtlamasına hem de malabsorbsiyona neden olur.

Gastrik bypass ameliyatının dezavantajları nelerdir?

  • Hastanede kalış süresi daha uzundur.

  • Obeziteden kaynaklanan gastrik bypass ve metabolik cerrahi malabsorbsiyona neden olduğundan yaşam boyunca en az iki vitamin ve mineral takviyesi gereklidir. Vitaminler kullanılmadığı takdirde ciddi vitamin eksikliği sendromu ortaya çıkabilir.

  • Gastrik bypass daha karmaşık ve daha uzun süren bir operasyon olduğundan komplikasyon oranları daha yüksektir.

  • Daha yakın takip gereklidir.

  • Dumping sendromu görülebilir.*

  • Mide, endoskopi ile görüntülenemeyen karın içinde kalır.

  • Gastrik bypass ameliyatı sonrasında bağırsak tıkanıklığı ve ülser gibi sorunlar ortaya çıkabilmektedir.

*Dumping sendromu: Midenin hızla boşalmasıyla oluşan, yemek yedikten sonra hissedilen bulantı, ishal ve yorgunlukla karakterize bir sorundur.

Mini Gastrik Bypass Nedir?

Mini gastrik bypass ameliyatı, gastrik bypass ameliyatına alternatif olarak ortaya çıkmış ve son zamanlarda popülerlik kazanmıştır. Gastrik bypass ameliyatına göre teknik olarak daha basit ve ameliyat süresi daha kısadır. Obezite ve metabolik cerrahinin komplikasyonları geleneksel gastrik bypassa göre daha azdır. Hem yemeyi kısıtlayan hem de malabsorbsiyon ameliyatıdır.

Yöntem: Operasyon genel anestezi altında ve laparoskopik olarak gerçekleştirilir. Trokarlar yerleştirilir ve karbondioksit insüflasyonundan sonra ağızdan mideye orogastrik tüp yerleştirilir. Pilorun 3-4 cm proksimalinden başlayarak uzun ve ince bir mide hazırlanır. Treitz'den 200 cm'lik ince bağırsak ölçülerek oluşturulan mideye anastomoz yapılır.

Mini gastrik bypass ameliyatının avantajları nelerdir?

Obezite ve metabolik cerrahide malabsorbsiyona neden olan ameliyatlardan biri olan mini gastrik bypass ameliyatının avantajlarını sayarsak;

  • Kilo verme etkisi tüp mideye göre daha fazladır.

  • Yandaş hastalıklardan iyileşme oranı tüp mideye göre daha yüksektir.

  • Zor ve riskli de olsa kısmen geri döndürülebilir.

  • Hem yeme kısıtlamasına hem de malabsorbsiyona neden olur.

  • Gastrik bypassa göre daha basittir.

Mini gastrik bypass ameliyatının dezavantajları nelerdir?

  • Hastanede kalış süresi daha uzundur.

  • Obeziteden kaynaklanan mini gastrik bypass ve metabolik cerrahi malabsorbsiyona neden olduğundan yaşam boyunca en az iki vitamin ve mineral takviyesi gereklidir. Vitaminler kullanılmadığı takdirde ciddi vitamin eksikliği sendromu ortaya çıkabilir.

  • Mini gastrik bypass daha karmaşık ve uzun süreli bir operasyon olduğundan komplikasyon oranları daha yüksektir.

  • Daha yakın takip gereklidir.

  • Dumping sendromu görülebilir.

  • Mide, endoskopi ile görüntülenemeyen karın içinde kalır.

  • Mini gastrik bypass ameliyatı sonrasında bağırsak tıkanıklığı ve ülser gibi sorunlar ortaya çıkabilmektedir.

METABOLİK CERRAHİ (TİP 2 DİYABET CERRAHİSİ)

Tip 2 diyabet hastalarının obezite cerrahisi yöntemleri kullanılarak tedavisine “Metabolik Cerrahi” adı verilmektedir. Tip 2 diyabetin klasik tedavi algoritması eğitim, diyet, egzersiz ve ilaç kullanımıdır. Ancak tüm bu tedavilere rağmen hastalık bazen ilerleyici bir seyir gösterir. Bu durumda metabolik cerrahi etkili bir tedavi alternatifi olarak ön plana çıkmalıdır. Halk arasında şeker ve diyabet cerrahisi olarak bilinen metabolik cerrahi aynı zamanda hipertansiyon, obezite, tip 2 diyabet, yüksek kolesterol gibi hastalıkların tedavisinde de kullanılan bir yöntemdir.

Metabolik cerrahi nasıl yapılır?

Metabolik cerrahi sırasında uygulanan tüm yöntemler kapalı ameliyat olarak da bilinen laparoskopik yöntemle yapılmaktadır. Hastanın üzerinde kesi yapılmaz; bunun yerine dört veya beş delikten girilerek işlem tamamlanır. Operasyonun süresi kullanılan yönteme göre değişmektedir. Yöntemin türüne göre operasyon 1 ya da 3 saate kadar sürebilir. Operasyonun durumuna göre hasta 4 ya da 5 gün hastanede kalabilir. Tüp Mide, Minigastrik Bypass, Duodenal Switch Türevleri, Gastrik Bypass, Transit Bipartisyon ve İleal Transpozisyon Türevleri bu operasyonlar sırasında kullanılan yöntemlerdir. Ameliyatların bir kısmı yemek yemeyi kısıtlayıcı, bir kısmı da bağırsak emilimini bozan ameliyatlardır.

Metabolik cerrahinin riskleri var mı?

Genel olarak bakıldığında tüm cerrahi operasyonların riskleri vardır. Operasyonun riskleri ile tedavi edilebilir hastalıkların riskleri karşılaştırıldığında cerrahi müdahale riskinin çok daha az olduğu sonucuna varılmaktadır. Ameliyat noktasında en önemli konu hastanın doğru değerlendirilmesi ve operasyonun deneyimli bir cerrah tarafından gerçekleştirilmesidir. Maksimum faydanın sağlanabilmesi için hastanın değerlendirme sürecinden operasyona ve operasyon sonrası kontrollere kadar tüm sürecin doğru bir şekilde tamamlanması önemlidir.